Askorbik asit nedir?
C vitaminin bilimsel olarak adı askorbik asittir. İngilizcede “ascorbic acid” olarak geçen bu bilimsel ürün, ilk olarak 1900’lü yıllarda keşfedilmiştir. O dönemlerde 1907 yılında askorbik asit üzerine deneyler yapmaya başlayan iki profesör Frolich ve Holst, araştırmayı yaptıkları sene içerisinde “skorbüt” hastalığının çok yaygın ve korkulan bir hastalık olduğundan kaynaklı askorbik asit üzerine yaptıkları deneyleri yoğunlaştırmışlardır.
Normal şartlarda insan metabolizması kendi içerisinde C vitamini üretemediğinden ve bedenin da kesinlikle C vitaminine ihtiyacı olmasından, mecburi olarak sürekli dışarıdan askorbik asit takviyesi yapmak halindedır. Üstelik bu vitamin, kimyasal özellik olarak su içerisinde çözülebilen bir vitamin olmasından alınan her kaynak eritileceğinden vücudumuza askorbik asit alımını ihmal etmememiz gereklidir.
Askorbik asidin ortaya çıkartılışı
Az önce de değindiğimiz gibi, 1900’lü yıllarda yapılan deneyler sonrasında C vitamini yani askorbik asit ile ilgili bir gerçek ortaya çıkartılmış ve askorbik asidin yeşil renkteki sebze ve meyvelerin bünyesinde bol miktarda bulunduğu söylenmiştir.
Konunun üzerine birçok bilim adamı da harekete geçmiş ve askorbik asit üzerine araştırma yapmaya devam etmişlerdir. C. Funk adlı bir bilim adamının yine aynı dönem skorbüt hastalarıy ile ilgili yaptığı bir araştırmada, vücutlarında bu hastalığın oluşmasına neden olan durumun bünyelerine beslenme düzenlerinin eksikliği yüzünden askorbik asit bazlı ürünlerin eksik olarak girmesiyle bağlantılı olduğunu söylemiştir. Hatta ona göre bu vitaminin adı da “antiskorbutik vitamin”dir.
Ortaya atılan bu iddiadan sonra çalışmalar daha da hızlanmış, 1920 yılında C vitaminiy ile ilgili yeni bir iddia ortaya atılmıştır. Drummond ismine sahip bir bilim insanı, araştırma konusu olan bu askorbik aside “C vitamini” adını vermiştir.
Yine aynı süreçlerde Zilva adlı bir bilim insanı ve çalışma arkadaşları, askorbik asit üzerine çok derinlemesine bir araştırmaya girmişler ve bu araştırmaları ve çalışmaları 11 yılı aşkın bir süreye yayılmıştır.
Zilva ve takım arkadaşlarının çok uzun yıllar süren çalışmalarının sonrasında buldukları ürün ise limonun özünden elde ettikleri antiskorbutik etki yaratabilen bir üründür. Bu ürünün gerçek anlamda saf askorbik asit özellikleri taşımaktadır ve bu ürünle birçok kimyasal tepki başarabilmişlerdir.
Ortaya çıkartılan saf askorbik asitten sonra, aynı konuy ile ilgili çalışmalar yapmakta olan bilim insanı Szent Gyorki; 1928 yılında portakaldan, lahanadan ve bir takım hayvanların adrenalin bezlerinden aldığı örneklerden askorbik asit bulmayı başarmıştır. Ancak bu noktada da askorbik asidin tarihsel sürecini oldukça etkileyen bir olay gerçekleşmiş ve Gyorki elde ettiği bu ürünün bir C vitamini yani bir askorbik asit olduğunu anlayamamıştır.
Zaman geçip bir kaç buluş daha yapıldıktan sonra en sonunda askorbik asidin yani C vitamininin ortaya çıkış süreci sonuçlanmış ve askorbik asit olarak bilim dünyasına adının geçmesi konusu da kendisini bilmeden de olsa ilk keşfeden kişi Szent-Gyorki’ye adanmış bir hareket olmuştur.
Askorbik asit özellikleri nelerdir?
C vitamini dendiğinde akla ilk gelen etki metabolizmayı soğuk algınlığı hastalıklarına karşı korumasıdır.
Vücuttaki bağışıklık sisteminin her daim yüksek seviyede kalmasına yardım ederç
Herhangi bir ateşli hastalık sonrası bedenin kendini çok daha çabuk toparlayabilmesine katkı sağlar.
Damar çeperlerini güçlendirerek vücutta herhangi bir kanama riskinin yaşanmasına mahal vermez.
Herhangi bir zehirlenme durumu sonrası zehrin vücuttan bir an önce atılmasını sağlayarak daha çabuk iyileşme modu oluşturmaya yardımcıdır.
Göz yapısında meydana gelebilecek katarakt oluşumlarını engelleyerek göz yapısının daha sağlıklı olmasını sağlar.
Metabolizmanın ihtiyacı olan demir mineralini ve folik asit mineralini kendi içeriğiyle gidererek vücuttaki kan seviyesinin daha bol miktarda olabilmesine yardımcı olmaktadır. Böylelikle derli toplu olarak metabolizmasına askorbik asit giren bireylerin, vücutlarında anemi gibi kansızlık problemlerinın oluşması çok uzak bir olasılık olmaktadır.
Normal şartlardan daha çok egzersiz yaparak bedeninu önemli oranda yorup, süreç içerisinde akciğer bulaşmalarına yakalanma riski olan bireylerde askorbik asit tüketiminden sonra bu risk ortadan kalkabilmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder